İSTANBUL FİNANS MERKEZİ ZİRVESİ, T.C. HAZİNE VE MALİYE BAKANI SN. DOÇ. DR. NUREDDİN NEBATİ TEŞRİFLERİYLE VE GENİŞ BİR KATILIMLA GERÇEKLEŞTİ...

Turkuvaz Medya Grubu’nun düzenlediği “İstanbul Finans Merkezi Zirvesi” T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Doç. Dr. Nureddin Nebati’nin katılımıyla İstanbul Finans Merkezi Ziraat Bankası Oditoryumu'nda gerçekleştirildi. Bakan Nebati, enflasyonla mücadeleyi faiz artırımıyla değil vatandaşın gelirini düşürmeden, büyümeden taviz vermeden yapacaklarını açıkladıklarında muhalefetin eleştirileri olduğunu hatırlatarak, “Bunu dediğimizde siz bilmiyorsunuz dediler. Şimdi siz net olarak çıkın açıklayın, faiz artırımından yana mısınız değil misiniz? Tüm paydaşlarımız, üretici, tüketici, sanayici, iş dünyası faiz artırımına karşı. Ama onların faiz artırımı üzerine kurulu, dışarıdan empoze edilen reçetelerle hareket etme güdüleri var. Biz Türkiye ekonomi modelini devam ettireceğiz. Yatırım, üretim, istihdam hedefimizle cari açığı azaltacağız” diye konuştu.

Bakan Nebati, İFM’deki ilk etkinlikte olmanın mutluluğunu yaşadığını ifade ederek “Bu salon ilk defa kullanıma açılmış oldu. İFM’nin tam göbeğinde Ziraat Bankası’nın yerindeyiz. Bina ve salon muhteşem...” dedi.

 

‘DIŞARIDAN REÇETELERLE ÜLKE YÖNETİLEMEZ

Bakan Nebati, bugünlerin keyfini, güçlü duruşunu tüm dostların iyi değerlendirmesi gerektiğine işaret ederek, “Bir ay gibi süre içinde bu ülke topu sahalara sürdü. Doğalgazı karayla birleştirdi, gemileri denizlere indirdi, Akkuyu’nun açılışını yaptı, Altay tankının tanıtımını yaptı, uçakları havalandırdı, Teknofest’te milyonlarca insan teknolojiyle iç içe, geleceği yönlendirecek projelere imza attı. Böylesine bir dönemi yaşıyoruz. Şu eksik şu fazla veya mevsimsel şartlarla birbirinden etkilenen gıda fiyatları üzerinden belli sembolik sebze meyveler üzerinden politika yapanlara aynı şeyi söylüyoruz. Dışardaki reçetelerle, ülkeyi tanımayan reçetelerle bu ülke yönetilmez, bu ülkeyi anlayamazsınız. Ülkeyi tanımak istiyorsanız İFM’de de fabrikada da tarlada da olacaksınız. Her yerde her şeyi dinleyeceksiniz. İki fotoyu koyup bu fotoğraf mı ekonomi yönetir soracak kadar trolleşerek ekonomi yönetilmez, ülke yönetilmez. Onun için vizyon gereklidir. 21 yıldır Türkiye ekonomisini Sayın Cumhurbaşkanımız ve ekibi yönetiyor. 21 yıldır ülkeyi yönetenlerin bu ülkeyi nereden nereye getirdiği çok aşikar. Çok yerinde olan kararlarla nerden gelmiş nereye gidiyor belli. İki enstantaneyle ekonomi karşılaştırması yapan, trolleşen zihniyetin ekonomiyi nasıl yöneteceğini bilirsiniz” diye konuştu.

 

KATILIM FİNANS KANUNU KISA SÜREDE TAMAMLANACAK’

Küresel finansal krizde ve sonrasındaki şok dönemlerinde, birçok gelişmiş ekonomide finans sektörü ile reel sektör arasındaki bağın kopmuş olmasının tetiklediği sorunlara şahit olunduğunu dile getiren Nebati, “Bizler, finansal piyasalarımız ve reel sektör arasındaki ilişkinin sağlıklı ve güçlü olmasını ve finans sektörünün sağlam temeller üzerinde gelişmesini çok önemsiyoruz. Bu doğrultuda gereken tüm çalışmaları kararlılıkla sürdürüyoruz. Son 21 yıllık süreçte attığımız devrim niteliğindeki adımlar, ülkemizin gerek yasal altyapısıyla gerek denetim ve gözetim çerçevesiyle dünyada parmakla gösterilen bir finansal sisteme kavuşmasını sağlamıştır. Hayata geçirdiğimiz yapısal reformlarla güçlenen finansal sektörümüz, son yıllarda karşılaştığımız küresel şoklar karşısında ekonomimizin en önemli direnç unsurlarından birisi olmuştur. Bugün, uluslararası standartlarda düzenleme ve denetleme alt yapısına sahip olan Türk bankacılık sektörü, hem aktif kalitesi hem de sermaye yeterliliği açısından sağlamlığını sürdürmeye, Basel kriterlerini karşılamaya devam ediyor. Bizler, sağlam bir duruş sergilemeye devam ederken, son dönemde uygulanan yüksek faiz politikalarının bir sonucu olarak ABD ve AB ülkelerinde banka iflaslarına şahit oluyoruz. Finans sektörümüzün daha gelişimini desteklemek üzere altyapıya yönelik iyileştirmeleri hız kesmeden ve büyük bir kararlılıkla gerçekleştiriyoruz. Dijitalleşmenin yanı sıra, çağımızın bir diğer realitesi olan yeşil dönüşüm alanında da finansal sektörümüzün etkin rol almasını sağlamak amacıyla gerekli tüm adımları atıyoruz. Biz de Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak 2023 yılında ilk yeşil tahvil ihracını başarıyla gerçekleştirdik.  “Katılım Finans Kanunu” çalışmalarımızı kısa süre içerisinde tamamlamayı hedefliyoruz. Finansal tüketicinin korunması, piyasa bütünlüğü ve rekabetin güçlendirilmesine yönelik gözetim çerçevemizi güçlendireceğiz. Selektif kredi politikalarımızla, kredileri üretken alanlara yönlendiriyor, finansmana erişimi

kolaylaştırıyoruz. Böylece, zaten birçok ülkeye kıyasla çok daha gelişmiş olan KOBİ ekosistemimizi, daha da ileri noktalara taşıyacağız” diye konuştu.

Bakan Nebati, dünyada Kredi Garanti Fonu sistemini en etkin kullanan ülkelerden biri olarak, yatırım ve üretim kapasitemizi artırma hedefi doğrultusunda tüm işletmelerin

finansmana erişimini kolaylaştırmaya devam edeceklerini söyleyerek “Yatırım ortamını daha da iyileştirmeye ve yatırımcı ailemizi genişletmeye devam edeceğiz. İstanbul Finans Merkezi de uluslararası sermaye akışını kolaylaştırarak ülkemizin yatırım çekme potansiyelini mutlak surette artıracaktır. Dört saatlik uçuş mesafesinde 1,6 milyar nüfus, 30 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe erişim imkânıyla, İstanbul’u, dünyanın ilk 10 finans merkezinden biri yapmayı hedefliyoruz” dedi.

 

‘ÇAĞRIMIZ FİYATLARI GÜNCELLEMELERİ’

Küresel resesyon senaryolarının konuşulduğu bir dünyada, bir yandan enflasyonun hızını giderek kesmeyi başarırken bir yandan da büyümeye, üretmeye, istihdam oluşturmaya devam ettiklerini vurgulayan Bakan Nebati, şöyle devam etti: “Altı aydan bu yana azalarak yüzde 43,68 seviyesine gerileyen enflasyonla kararlı mücadelemizi kesintisiz şekilde sürdüreceğiz. Salgın, bir malın banttan inmesini engelledi ve tam bunun üzerine dünya yeni düzene uyum sağlamaya çalışırken yanı başımızda savaş patladı. Savaş patladığında dünyada pik yapmayan hiç bir emtia fiyatı kalmadı. Enerjiden gıdaya fiyatlar yükseldi. Öyle ki bu fiyatların Türkiye’ye yansımasını engelleyecek tedbirleri aldığımız için vatandaşlarımızın bir kısmının dünyanın ateş çemberinde olduğunun farkına varmadığını anladık.”

Muhalefetin ise açık ve sert bir şekilde bunu kullandığına dikkat çeken Bakan Nebati, şunları söyledi: “Tam bir enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin 100 milyar doların üzerinde enerji ithal ettiği zaman, 2021 yılındaki kur ataklarından sonra enflasyon üzerindeki baskısının artmış olmasını ülke içinden kaynaklandığını vatandaşlara inandırdılar. Ne var ki gerçekler her zaman ortaya çıkar. Geçen yıl dünyanın bu etkilerinden ciddi şekilde vatandaşına yansıtmak zorunda kalan bunu yaparken bile özellikle doğalgaz fiyatlarında vatandaşını sübvansiyonlarla desteklediğimizde bile bunu anlatamadık. Şimdi doğalgaz fiyatları düşüyor niye yansıtmıyorsunuz diyorlar geçen ekimden bu yana özellikle sanayide enerji fiyatlarında indirim yapıyoruz. Karadeniz’de ürettiğimiz doğalgazın karayla buluşmasının nişanesi olarak ülkemizde 31 Mayıs’a kadar tüm konut tüketicilerinin doğalgazını ücretsiz yaptık. 25’lik kullanımı da bir yıl boyunca ücretsiz yaptık ama bir gerçeği de kapatmıyorum şu anki fiyatlar salgın öncesinin tam üç katı. Petrol fiyatları gevşiyor. Bu anında yansımaya başladı.”

Bakan Nebati, Türkiye’nin geçen yıla fiyat artışlarıyla girerken bu yıl her alanda fiyat indirimleriyle girdiğini belirterek “Geçen yıl 30 liraya gelen motorin 21-22 lira, doğalgaz elektrik fiyatları da üreticiler açısından aşağı seviyede. Tarımda yem fiyatlarından, gübreye kadar hepsinde ciddi şekilde geçen yıla göre düşme var. Bunun yansımalarını yeterince göremiyoruz. Çağrımız şu, fiyatlar artarken fiyatları artıranların doğrudan enerjiden kaynaklanan fiyat artışlarının sebep olduğu tüm işletmelerin bunu güncellemeleri gerekiyor. Vatandaşımızın ucuz fiyatla hayatını idame etme isteği var. Biz maaş zamlarıyla rahatlatıyoruz ama tüm paydaşların da aynı kararlılıkla hareket etmesi çok önemli” dedi.

 

FAİZ ARTIRACAK MISINIZ ÇIKIN BUNU AÇIKLAYIN’

Bakan Nebati, geçen yıl aralıktan itibaren enflasyon düşmeye başlayacak dediklerinde inanılmadığını, inmeye başlayan enflasyonun ise muhalefeti rahatsız ettiğini kaydederek şunları söyledi: “Rahatsız olmayın biz vatandaşımız rahat olsun diye

yapıyoruz, faiz dışında finansal enstrüman bilmeyenlere hayır biz faiz artırımıyla değil vatandaşın işini gelirini düşünmeden yaşam kalitesini bozmadan büyümeden taviz vermeden yapacağız dediğimizde siz bilmiyorsunuz dediler. Siz net olarak faiz artırımından yana mısınız değil misiniz, çıkın bunu açıklayın. Tüm paydaşlarımız; üretici, tüketici, sanayici, iş dünyası çok açık faiz artırımına karşı. Ama onların hayatları faiz artırımı üzerine kurulu, dışardan empoze edilen reçetelerle hareket etme güdüleri var. Net olun. Türkiye ekonomi modeli bizim modelimiz. Bunu devam ettireceğiz. Üretim, yatırım, istihdam hedefimizle de cari açığı azaltacağız. Elbette dış ticaret ve cari açıkla karşı karşıyayız. Biz de biliyoruz, sen ne diyorsun, faiz artıracak mısın artırmayacak mısın, yöntemin ne olacak? 300 milyar dolar buldum dedi, bulacağıma dönüştü, getirdim dedi, getireceğime dönüştü şimdi önümüzdeki 5 yılda sağlayacağız dedi. Sen bu söylemle 300 dolar bulamazsın.”

 

BÜYÜMEDEN TAVİZ VERMEDEN MÜCADELE

İkinci olarak muhalefetin IMF ile pazarlık yaptı mı, yapıyor mu, ilişkisini geliştirip geliştirmeyeceğini açıklaması gerektiğini kaydeden Bakan Nebati, “Türkiye’nin en temel problemlerinden birisi sıcak para bulmak diyorsan nasıl bulacağını, enflasyonla mücadelede de en önemli enstrüman para politikalarını sıkılaştırmak diyorsan çıkıp ifade etmek zorundasın. Çıkıp ifade edeceksin. Biz sert tedbirlerle değil tek haneli enflasyona ulaşıncaya kadar kararlılıkla mücadele edeceğiz. Şartları gözeterek, ulusun temel dinamiklerini dikkate alarak bütüncül politikalar seti içinde, karşı karşıya kaldığımız olağanüstü şartlardaki olağanüstü kararları da normalleşen Türkiye çerçevesinde düzenleyerek yola devam edeceğimizi söylüyoruz. Biz enflasyonu büyümeden taviz vermeden, insanları işsiz bırakmadan bu ülkenin gündeminden çıkaracağız. Bunu yaparken büyümede, istihdamda kırdığımız tüm rekorları egale ederek sürdüreceğiz. Deprem öncesi savaş ve salgına rağmen istihdamı artırdık. 31,5 milyon çalışanımız var, işsizlik oranı yüzde 10’a düşmüş. Kararlılıkla politikalarımıza devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın taviz vermeyeceğini biliyoruz” diye konuştu.

Bakan Nebati, ekonomik aktiviteye dair öncü göstergelerin, asrın felaketine rağmen, büyüyen istihdam oluşturan bir ivmeyi gösterdiğini söyleyerek “Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yarınların güçlü Türkiye’sini inşa etmeye devam ediyoruz. Her biri bizi Türkiye yüzyılına daha yaklaştıran, milletin asırlık hayallerini arka arkaya gerçekleştiriyoruz. Enerjide dışa bağımlılığı azaltacak Akkuyu Santralı 1960’larda konuşuldu, 70’lerde yapalım ifadesi vardı. 2023’teyiz Akkuyu inşa edilmiş olsaydı bugün bu şehrin elektrik tüketiminin tamamını karşılayacaktı. Birileri nasıl devrim araçlarına karşı çıktı ve TOGG’u bu yıl sürebildik, birileri Vecihi Kuş’a karşı çıktı, dünyanın en büyük uçak üreticilerinden biri olacaktık belki. Bu hayaller bizim çocukluğumuzun hayalleri. Bu hayalleri gerçekleştiren de Recep Tayyip Erdoğan. İradesini koyduğu için biz o yılların hayallerini gerçekleştiriyoruz, şaşkınlar rahatsızlar. Biz sadece inanç alanlarında hayallerini gerçekleştireceğiz sandılar. Taksim’e cami yaparak bu işi kapatacağız sandılar, biz Cumhurbaşkanımızın annesine küfürlerin edildiği AKM’yi de inşa ettik, tüm kesimlerin Taksim’e sahip olduğunu gösterdik. Sadece başörtüsünü serbest bırakarak bu işi kapatacağımızı sandılar, F16’yı başörtülü pilotun kullanmasını da sağladık” dedi.

 

21’İNCİ YÜZYIL TÜRKİYE YÜZYILI OLACAK

Muhalefetin tüm politikalarını 3 ay içinde vizeyi getirmekle geçirdiğini ifade eden Bakan Nebati, bunun ülkenin bekasını tehlikeye atacağını Suriye’den çıkmak, Doğu Akdeniz’i boşaltmak, Libya’ya gitmemek, Güney Kıbrıs’ı tanımak anlamına geleceğini belirtti. Nebati ulusalcılara seslenerek buna neden karşı çıkmadıklarını sordu.

TOGG ile ilgili muhalefetin eleştirilerini hatırlatan Bakan Nebati, Teknofest ile de gençlerin büyük başarılara imza attıklarını vurguladı.

İFM’nin finansın, ticaretin merkezi olacağını ve milyarlarca dolarların Türkiye’ye akması demek olduğunu dile getiren Bakan Nebati, toplam büyümeye önem vermeye devam edeceklerini, 21’inci yüzyılın ise Türkiye’nin yüzyılı olacağını vurguladı.

Bakan Nebati, Akkuyu Nükleer Santralı, TOGG ve Karadeniz gazının karaya bağlanmasının yanı sıra milli muharip uçağı KAAN’ı, HÜRJET’i, yerli uydu İMECE’yi, İnsansız Savaş Uçağı Kızılelma’yı, Altay Tankını, TCG Anadolu gemisini ve daha nicesini devreye aldıklarını hatırlatarak muhalefetin hesaplarında bunların olmadığını ifade etti.

 

‘BİZ ÜRETİYORUZ YAPIYORUZ BİZ UTANIYORUZ’

Bakan Nebati şöyle konuştu: “Okulları, üniversiteleri, Marmarayları, Avrasyaları, barajları, köprüleri, Şehir Hastanelerini ve her alanda yüzlercesini hayata geçirdik. Ben AK Partiliyim, övünç duyuyorum, ben iradenin nereye bağlı olduğunu görüyorum. Özgün özgür bağımsız ben övünç duyuyorum. Bizimkilere gelince utanacağız neredeyse yaptığımız şeylerle, biz yapıyoruz biz utanıyoruz, biz üretiyoruz biz utanıyoruz, binayı yapıyoruz bir şeylerini buluyorlar üç saat anlatmakla uğraşıyoruz. Bu ülkeyi buraya getiren biziz ve önümüzde yürüyen Recep Tayyip Erdoğan, rahatsız oluyorlarsa olsunlar. Rahatsız olanlar bu ülkeye taş üstüne taş koymayanlar. Ne mutlu bana 1,5 yıl bakanlık yaptım. Hayatımın onuru, dünyevi olarak bir insanın alabileceği en üst makam. En zor dönemde bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. Son bir ay keyiften yerimde duramıyorum. Bunlar sebzeyle yapmaya devam etsin, şu saydıklarımızın her biri tek başına bir ülkedeki bir seçim kampanyasını yürütecek devasa işler. Neredeyse başımızı kumun altına koyup utanacağız. Recep Tayyip Erdoğan ile övünüyorum. Türkiye ile de Türk insanıyla da övünüyorum. Bizi durduramayacaklar.”

Gelecek beş yıllık dönemde, yıllık ortalama yüzde 5,5 büyüme kaydederek 1,5 trilyon dolar milli gelir büyüklüğüne ve 16 bin dolarlık kişi başı gelir düzeyine ulaşmayı hedeflediklerini söyleyen Nebati, yeniden inşa faaliyetlerinin büyümeyi ikinci yarıdan itibaren olumlu etkileyeceğini kaydetti.

 

İstanbul Finans Merkezi Zirvesi, A Para Genel Yayın Yönetmeni Özlem Doğaner ve Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Dilek Güngör’ün açılış konuşmasıyla başladı. Doğaner ve Güngör İstanbul’un hem coğrafi hem de ticari bir merkez olduğunu ve bundan sonra finansın da önemli merkezlerinden bir tanesi olacağını dile getirerek “Küresel anlamda finans ve ticarette batıdan doğuya kayan bir durum var. İstanbul bu açıdan çok avantajlı. Finans şehri İstanbul’da neler yapılacağını, neler hayal ettiğimizi birlikte zirvemizde konuşacağız” dediler.

 

‘ULUSLARARASI KURULUŞLARDAN TEVECCÜH GÖRÜYORUZ’

İFM Genel Müdürü Ahmet İhsan Erdem, İstanbul’un sahip olduğu coğrafi konumu itibariyle doğal bir merkez konumunda olduğunu söyledi. Sadece birkaç saatlik uçuşla trilyonlarca dolarlık bir hacme ulaşmanın mümkün olduğunu belirten Ahmet İhsan Erdem, “Sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemizin son 20 yılda her alanda

yaşadığı büyük değişim dönüşüm, İstanbulumuzun doğal merkez olma konumunu perçinlemiştir. Küresel ekonominin kalbinin attığı, uluslararası ticaret ve yönetim merkezlerinden biridir” dedi. Erdem, ulusal ve uluslararası kuruluşlardan çok ciddi talep gördüklerini belirterek şöyle konuştu: “Bir bölgenin finans merkezi olabilmesi için çeşitli bileşenlerin olması gerekmektedir. İstanbul Finans Merkezi 1,3 milyon metrekare ticaret alanı, 2 bin 100 kişilik konferans merkezi, 5 yıldızlı oteliyle tüm ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte tasarlanmıştır. Dünyanın en gelişmiş teknolojileriyle donatılan tüm fiziki tesis yapısının yanı sıra İstanbul Finans Merkezi’nin bir gayrimenkul projesi dışında bir amacı vardır. İFM olarak oluşturmak istediğimiz ekosisteme uygun bir strateji izliyoruz. Ulusal ve uluslararası kuruluşlardan çok ciddi teveccüh görüyoruz. Ülkemize yeni gelecek şirketlerden de çok ciddi manada talep görmekteyiz.”

 

ŞİRKETLER BU YIL HALKA ARZLARLA 17 MİLYAR LİRALIK FON SAĞLADI

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı İbrahim Ömer Gönül,  Türkiye yüzyılında finansal piyasalarda yeni başarı hikayelerini yazmak için mutlu ve gururlu olduklarını dile getirerek “Türkiye’nin kaliteli insan kaynağı, dijital dönüşüm başarısı, gelişmiş finansal piyasaları finans merkezine destek sağlıyor. İFM yönetiminde yer alan bankalar, üst kurullar, şirketler oluşturdukları ekosistemle stratejik konumdaki finans sektörüne destek sağlayacak” dedi. Finans merkezlerinin ülkelere pek çok avantajlar sağladığını İFM’nin de Türkiye’ye avantaj sağlayacağını ifade eden Gönül, şunları söyledi: “Uluslararası fonların Türkiye’ye çekilmesi, ekonomik büyümeye katkısı, istihdama katkısı, uluslararası ve hukuk normlarına uyumun hızlandırılması, finansal ürün çeşitliliğinin artırılması, kaliteli insan kaynağına erişim bunların en önemli başlıkları. İstanbul kısa vadede bölgesel, orta uzun vadede küresel finans merkezi olmaya adaydır. Farklı ülkelerden global şirketler İFM’de yerini alacak. Sermaye piyasası dünya klasmanında önemli yere sahip olacak. Ve bu sinerji toplumun tüm kesimlerine dalga dalga yayılacak” dedi. Gönül, İFM ile hem batı hem doğuya ait Türkiye’ye özgü yeni finansal ürün ve sistemin ortaya konacağına inandığını vurgulayarak şunları söyledi: “100’üncü yılda daha güçlü sermaye piyasası için teknoloji, hukuki altyapı ve insan kaynağı tekrar oluşturuyoruz. Şirketlerin kurulumu, halka arz, sermaye artırımı gibi tüm işlemleri elektronik ortamda yapabilecekleri altyapıyı hayata geçiriyoruz. Bu işlemler artık daha şeffaf takip edilebilir olacak. Risklere karşı da risk merkezimiz piyasa verilerinin anlık takip edilebileceği hayata geçireceğiz. Son iki yılda sermaye piyasasının arz ve talep tarafından ciddi artışlar yaşandı. 2021-22 yıllarında 92 şirketin ilk halka arzı gerçekleşti. Böylece sermaye piyasasından 41 milyar lira fon elde ettiler. 2023 yılında halka arzlar tüm hızıyla sürüyor. Yılbaşından bu yana 10 şirket halka arz gerçekleştirdi birinin süreci devam ediyor. Yaklaşık 17 milyar lira büyüklüğünde fonu şirketlere kaynak olarak sağladık. Pay piyasasındaki yatırımcı sayısı 2,5 yılda iki kat arttı ve 4,8 milyon yatırımcıya ulaştık. Bu tüm paydaşlara önemli sorumluluklar yüklüyor. Yatırımcıların hak ve menfaatlerini korumak için finansal okuryazarlık için projelerde çalışıyoruz. Tüm yatırımcı profilini kapsayacak finansal okuryazarlığı geliştirecek portalı yakında açıyoruz. Sanayi ve ticaret odalarıyla çalışmalarımız sürüyor. Şirketlerin neden halka açılmaları gerektiği, avantajları nelerdir gibi konularda bilgi vermeye çalışıyoruz.”

 

GECİKMİŞ ALACAK ORANI TARİHİ EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE

BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben de İFM’deki ilk programda olmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek “İFM Türkiye’nin finansal ekonomik güç haline gelme sürecinin

önemli adımını ifade etmektedir. Söz konusu süreç dünya dünya ve bölgedeki ekonomik ve sosyoekonomik gelişmeler dikkate alındığında daha önemli hale gelmektedir. Gelecek dönemlerde küresel düzeyde sorunların yoğunlaşmasını bekliyoruz. Özellikle dünya genelinde devam eden enflasyonist sürecin bir küresel ekonomik yavaşlamaya dönüşme ihtimali yüksek. Küresel resesyon bizim gibi gelişen ekonomileri etkilemektedir. Bu bakımdan reel ekonomimizi ve onu finanse eden finansal kuruluşların sağlam ve güçlü olması önem arz etmektedir. Bankaların üzerindeki görev banka dışı mali kuruluşlara yayılarak genişletilmesi gerekmektedir” dedi.

Finansal piyasaları güçlü tutmanın yollarından birinin de denetleme ve düzenleme etkilerinin yüksek olması olduğunu kaydeden Akben, şöyle konuştu: “Dünyadaki krizler,

gelişmeler son dönemde ABD’deki banka sorunları gibi, bunların bulaşıcı etkisi vardır ve ilgisine göre bulaşıcı etkiyi göstermektedir. Bu anlamda İFM’nin dünya ile boy ölçüşmede, dünyadaki diğer finans merkezlerini düşündüğümüzde Türkiye’nin önemli bir oyuncu olarak bu rekabet içinde olmasını destekleyecek önemli şeyler var. Bizim  bankacılık sistemimiz 2015-2016 yılından beri Basel standartlarında uygunluk görüşünü aldı. Şu anda dünyada yaklaşık 50’ye yakın ülkede bu uygunluk devam etmektedir. Sıkı şekilde denetlenmektedir. İFM finansal kuruluşlar için yalnızca fiziki bir alan değil bankacılık ve diğer kuruluşlar için inovasyon odağı olacağını düşünüyoruz. Bizim bankacılık sektörümüz Avrupa’daki, dünyadaki birçok bankaya da örnek teşkil eden bir yapıya sahip. Son yaptığımız dijital bankacılık düzenlemeleri Avrupa’daki, dünyadaki benzer uygulamalara önderlik edebilecek konumdadır. Sektörün sermaye yeterlilik rasyosu, aktif büyüklüğü, NPL oranları dünya Avrupa rekabet ortalamalarına bakıldığında çok iyi durumdadır. NPL oranı gecikmiş alacak oranı yüzde 1,8 seviyesinde ve Türkiye’de şu anda bugüne kadar en iyi rakam olarak ortadadır. Geçen haftalarda bir bankanın raporunu gördüm. NPL artacak diyor, bunu yıllardır ifade ediyorlar ama bir türlü o noktalara gelmiyor. Bu rakamların ortaya çıkmasına etki eden çalışmalar yapan tüm sektör temsilcisi arkadaşlarım bankaların genel müdürlerine teşekkür ediyorum.”

Türkiye büyümesinin istihdam, üretim, ihracat ve cari açığı ortadan kaldıracak bir model üzerinde hareket ettiğini ifade eden Akben, “Ve bu sebeple kullandırılacak kredilerin alanlarını tespit etmek önem arz ediyor. Dışarıdan bizim modelimizde doğrudan yatırım çekilmesi, ülkemize gelen yatırımların sıcak para veya piyasayı bozucu etkilerden arındırılmış olması gerekiyor. Swap kararları, bankacılık düzenlemelerinde hep bunlara dikkat ettik. Burada ithalat ihracat dengesini mutlak suretle ihracat lehine geliştirmemiz lazım. Doğal kaynaklarımızın harekete geçmesi lazım, ithal girdi yerine yerli üretimin teşvik edilmesi lazım. Yerli üretimlerin artırılması lazım. Bunu sağladığımızda ana cari açığa da olumlu katkısı olacaktır” dedi.

Akben, yeşil finans konusunda da İFM’nin buna bir öncülük edebilme şansına sahip olduğunu dile getirerek “Ülkemiz teknolojik olarak da altyapı olarak da buna çok uygundur. Dünyanın çeşitli merkezlerinin ortasında bir yerdedir, bu merkezin sadece binalar yığını değil binaların ruhu da finansın ruhu da bu gelişmelerle hep beraber hareket etmek durumundadır. Türkiye’nin rakamlarının birbirine yakınsaması gerekir. 17’nci büyük ekonomiyse tüm rakamların da buraya gelmesi gerekir, hedef bu olmalı” diye konuştu.

 

 

‘TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDE ÇOK BÜYÜK POTANSİYEL VAR’

Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, İstanbul Finans Merkezi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada Türkiye ve İstanbul’un konumuna vurgu yaptı. İstanbul Finans Merkezi’nin geleceğiyle ilgili konuşmanın daha doğru olacağını belirten Göksel Aşan, Doğu-Batı arasındaki çekişmenin artık iyice su üzerine çıktığını belirterek “Doğu ile Batı arasındaki bu çekişme, çelişki artık iyice su üzerine çıkmış durumda, fiilen bir savaşa dönüştü. Artık inkâr edilemeyecek bir boyuta gelmiş durumda. Bu büyük çekişme ticaret alanında elbette daha öncelerde başlamıştı ve çok belirgin hale geldi, hala belirginleşmediği alan finansal alandı. Son iki yıldır savaş da hızlandırdı, orası da yavaş yavaş hızlanacak. Üretimdeki kayma onun kadar basit olmayabilir, hızlı olmayabilir ama orada da birtakım gelişmeler olacağı açık” dedi. 

Göksel Aşan konuşmasını şöyle sürdürdü: “En son Çin Başkanı’nın Putin’i ziyareti, orada konuşulanlar, orada verilen mesajlar, arkasından birtakım ülkelerin kendi para birimimizle ticaret yapacağız demeleri, finansla alanda da bu çekişmenin bir noktaya doğru evrileceğini görmek mümkün. Üretim ticaret kısmındaki coğrafi anlamdaki

kaymalar, orayı domine eden grupların el değiştirmesi bugün nispeten daha kolay, bundan 100 yıl önce kolay değildi… Fakat bugün o zenginliğin el değiştirme kısmı o kadar büyük savaşlara yol açacak potansiyel taşımıyor, bu finansal alanda gerçekleşiyor bugün.

Batı böyle bir üstünlüğü kolay kolay elinden bırakmayacaktır. Önümüzdeki dönemin, kendi adıma söylüyorum, dünya açısından işte nispeten daha böyle karmaşık, kaotik bir dönem olacağını düşünüyorum. Elbette hiçbir kaos kaotik durum kalıcı olmamış. Daima yerini başka bir fırsatlara bırakmış, başka bir dünya oluşmuş ve şekillenmiş. İşte şimdi burada bizim, Türkiye’nin ve İstanbul’un önemi ortaya çıkıyor. Çekişmenin tam ortasında biz varız. Bu bir taraftan zor bir iş, neticede bir yerde böyle bir fay oluşacak, çatlayacaksa bizim üzerimizden geçecek, yönetmesi çok zor bir süreç. Herhangi bir zarar almadan yönetmek lazım. Çok ciddi bir potansiyel bir taraftan da. Bu çekişme içerisine nereye gideceğinizi kestirip ona göre pozisyon alabilirse Türkiye önünde çok büyük bir potansiyel olduğunu görüyorum. Şimdi önümüzdeki dönem için Türkiye’nin ve İstanbul’un çok önemli potansiyel taşıdığını görüyorum. İnşallah bunu iyi değerlendireceğiz, hem en az zararla çıkmalıyız bu büyük çekişmeden hem de fırsatları bu süreçte çok iyi değerlendiriyor olmamız lazım.

Burası bir inşaat projesi değil, doğru. Ama şunu da söylememe müsade edin, güzel bir proje oldu. Burada inanılmaz bir emek var, insanüstü bir çaba var, sonucu ortaya çıkmış güzel bir şey var.

Büyük resme baktığımızda buranın önemi biraz daha fazla ortaya çıktığını düşünüyorum. Özellikle Türkiye’de ne olacağı, dünyayı ilgilendirir hale geldi. Seçime gidiyoruz, bir hafta 10 gün kaldı, bütün dünyanın bu kadar üzerinde yazdığı konuştuğu seçim olmamıştır, büyük ihtimalle… Madagaskar kalmadı seçimle yorum yapmayan, o da yakında yapacaktır. Bu önümüzdeki dönemde dünyanın yeniden şekillenmesinde bu toprakların ne kadar büyük önem taşıdığını gösteriyor.”

 

Güçlü Sponsor Desteği

İstanbul Finans Merkezi Zirvesi’nin ana sponsorluğunu Halkbank, Türkiye Varlık Fonu, İstanbul Finans Merkezi, Türk Telekom, Vakıfbank, Ziraat GYO  Denizbank, Enerturk, KOZA üstlenirken, destek sponsorları ise Artaş, Aydınlı, Borsa İstanbul, Cengiz Holding, Papara, Koleksiyon, Philip Capital ve TSPM Türkiye Sermaya Piyasaları Birliği oldu.

İSTANBUL FİNANS MERKEZİ ZİRVESİ, T.C. HAZİNE VE MALİYE BAKANI SN. DOÇ. DR. NUREDDİN NEBATİ TEŞRİFLERİYLE VE GENİŞ BİR KATILIMLA GERÇEKLEŞTİ...